Türk Düğünlerindeki İnanılmaz Mantık Hataları

Düğünlerden de, geleneklerden de nefret ederim. Eşimle düğün yapmadık, takı dilenciliği yapmadık, evlilik imza formalitesinden ibaret çünkü bizim için. Seven insanlar kına, nişan, düğün gibi saçmalıkları hayatına sokmadan evlenir zaten. Eşimle mecbur olmadığımız hiçbir düğüne gitmeyiz, mecburen gitmişsek de biraz görünür çıkarız. Ekşi Sözlük yazarlarından bizimle aynı fikirde olanlardan bir derleme paylaşmak istedim bugün blogda. Araya kendi ekleyeceklerim de olacak elbet 😉
düğün yapmak başlı başına büyük bir mantık hatası bence
birbirinin aynı olan gelinlik modellerinden bir tanesini seçmek için bir hafta mağaza mağaza gezmek,
ne kadar kabarık gelinlik seçersem o kadar masal piyemses olurum mantıksızlığındaki gelin kızımız. şöyle asil, kabarmayan, sade bi kıyafet giysen evlenemiyo musun? kabartacaksın yani illa ki? abartacaksın yani?
yatak odası konusundaki lojistik desteğin kız tarafınca verilmesi şeklindeki sapıkça adet,
davetiye dağıtımında mutlaka çok önemli birilerini unutmak, unutulanın anlayış göstermek yerine küsmesi,
düğüne gelmeyen akrabalara küsülmesi,
gelinliğin içine eden "dış çekim" aptallığı,
düğünde zorla oynatılıp bir de üstüne dalga geçilmek,
takı merasiminde "damadın amcasından çeyrek altın" şeklinde anons yapan gevşek,
taktığı 20 liranın bütün salona duyurulmasından haz alan manyak,
gelinin beline dolanan ve amacı aslında gelini aşağılamak olan kırmızı kuşak,
düğünde saçılan paraları küçük çocukların almasına müsade etmeyen şerefsiz orkestra,
düğün esnasında her bokta (salona giriş-çıkış, pasta kesimi vb.) bahşiş koparmaya çalışan maaşlı çalışanlar,
düğünde oturma düzenini beğenmeyip, gelin ve damada trip atan akraba,
her düğünde kız-erkek tarafları arasında küçük veya büyük mutlaka bir sürtüşme yaşanması,
daha sonra kesinlikle eline geçmeyecek fotoğrafları gelin ve damat ile çekinmek için birbirlerini ezen davetliler

şu ülkede gelenek göreneğe karşı son derece mesafeliyim. ama bu düğün illeti insanı ciddi manada tehdit ediyor.
eğer tüm hayatımı bekar olarak geçirirsem bunun asıl ve yegane sebebi düğün istemeyen hatun bulamamak olur (DEMİŞ EKŞİ SÖZLÜKTEN BİR BEY. VAR KARDEŞİM VAR MERAK ETME 😉)
yazık. gencecik insanlar aile kurmaya çalışırken 3-4 yıllık birikimlerini adam düdüklemeyi marifet sanan insanlara kaptırıyorlar. 
bir arkadaşımın düğünü vardı, damat ben ve bir arkadaşımız daha, yani 3 kişi traş olduk. berber 500 tl dedi. düğüne kalmış bir saat. adamla kavga da edemiyorsun, polis de çağıramıyorsun o an, anladın mı? (SİZ BEYLERDE SUÇ, KABUL ETMEYİN, TIRAŞINIZI KENDİNİZ OLUN YA DA BERBERE DÜĞÜN TIRAŞINDAN BAHSETMEYİN NE VAR Kİ SANKİ? AYRICA SAKALLI EVLENİLEMİYO MU???) 
işte böyle bir memlekette bırak düğünü cenazeler bile fırsata çevriliyor. bana kalsa cenaze de istemiyorum zaten. neyse.
mantıklı tek bir iş yok ki memlekette düğünler mantıklı olsun.

gelin ve damat dışındaki insanların aşırı mutlu olmaları buna karşın gelin ve damatın aşırı gergin olması.
belli ki düğün gelin ile damat için değil. onlar dışındaki herkes için.
sırf gösteriş olacak diye bir düğün organizasyonuna 40 bin lira gömüp önümüzdeki 5 sene, borç ödemek için açlıktan nefesinin kokmasından daha büyük bir mantık hatası olamaz.
kocaman maket pastayı size verilen kılıçla kesmek. bildiğin kılıç yahu. arya stark'ın iğnesi gibi. sonra alttan normal pastayı birbirine yedirmek veya çoğunlukla yedirmeyi becerememek.
batılı gece kıyafeti giyip, halay çekmektir.
medeniyetler sentezi falan değil o tuvaletli hanımların halay çekmesi, resmen kimlik kargaşası.

dugun yapmak zaten millete hava aticam diye gösteris yapmanin en belirgin mantik hatasi zaten. digerlerinden bahsetmiyorum bile.

iki kişi sevişecek diye anne baba dahil onlarca kişinin halay çekmesidir 

yahu şu düğünde oynamak şart mı? mesela bilardo turnuvası yapsak yada bowling turnuvası yapsak takımlara ayrılıp? sonra kazananlara derecelerine göre hediyeler versek falan? (NEFRET EDERİM OYNAMAKTAN)

akşam güreş turnuvası yapacak olan gelinle damadın, öpülmekten, tebriklerden perişan olmaları. saatlerce para asma ve fotoğraf çekiminde ayakta kalmaları. yazık lan.o gençlerden gece ne hayır gelecek şimdi?

kafa s.ken desibelde iğrenç müzikler. 

balonla koşuşturan veletler , bazen birbirlerine çarpıp zırlamaları. 

10 cm mesafedeki elemanla bağıra bağıra konuşmak zorunda olmak.

düğün pastası adı altında 3 yaşındaki bebenin kursağını doldurmayacak pasta ve tatsız kurabiyelere maruz kalmak.

kim ne astı diye şarlok holmsçuluk oynayan teyzeler.

bekar 25 yaş üstü gençleri dakika başı öğüt bombardımanına tutan insanlar.

düğün formülü yaklaşık olarak şöyle: düğün =(işkence+çile)^mallık .

asıl mantıksızlık, bir gün önce sevişseniz kızın babası çekip vuracak kişilikte ama evlendikten sonra sevişeceksiniz diye halay çekiyor olması.

*süper mini etekleri ile arz-ı endam eden tombul kızlarımız,

bir sürü insan toplayıp deli gibi oynatıp üstüne bir de türkiye şartlarında en az 5 aylık işçi maaşı kadar para ödemek.

git nikahta taksınlar takıları o parayı koy kenara ya git tatike stres at ya da geçimine katkısı olsun. ne anlıyorsun kanguru gibi tepinip para ödemekten?

hayatında toplasan 10 cümle konuşmadığın insanların senin evleniyor oluşunu göbek atarak kutlaması.

dugun filan neyse yapiliyor da gelin kaprisi diye bir sey var iste o herhangi bir mantikla aciklanamaz. evlenen kuzenlerimin karilari bile gelin odasi denilen yerde yanlarinda beni istedi. gelin giydirmekten, aglayan gelini susturmaktan, makyaji akan gelini toparlamaktan sulalede dugun olmasin diye dua eder oldum. hayir sanki bana evleniyorlar neyin kaprisi bu. gelinmis her istedigi olurmus, yok canim, sen evleniyorsun diye ben niye iskence cekiyorum. bak yine sinirlendim.

şimdi efendim düğün dediğimiz organizasyon, aslında birden fazla sebebi olsa da temelde yeni evli çiftlere destek olmak için bir araç olarak görünür. evet, o çil çil altınlardan bahsediyorum. aynı zamanda ailelerin bir böbürlenme, birleşme kutlamasıdır. günümüzde geldiği şeklinde ise tamamen paramla (hatta çoğu zaman bankanın parasıyla) neler yapsam da çift olarak bu mutlu günümüzde bin bir türlü stres ve saçmalıkla ağzımıza sıçmaları için ödeme yapsam kıvamına gelmiştir. öyle temiz, saf bir durumu yoktur. o masraf kalemlerine ve onların aileler üzerinde yarattığı kan davası potansiyelli kin ve kavgalara hiç girmiyorum. elbette çok kaliteli ve gelenekçi insanlar için anlamlı olabilecek düğünler de olmuyor değil. ancak gözlemlediklerimin %99'u bir rezalet ve mantık hatası geçidi. hatta hata sayılması için en başında gereken mantığın söz konusu olmadığını iddia etsem eminim katılacaksınız. düğüne ilişikli kimse eğlenmediği gibi tamamen bir zarar tablosu. siz gelin vazgeçin bu işlerden. çok paranız varsa bir şey diyemem ama ülkenin durumunda artık çoğunlukla çifte yığılan borçlar şeklinde geri dönüyor o bilezik seslerini duymak için verdiğiniz çaba. aklınız altınlarda biliyorum. düğün yapmazsak kimse takı takmaz endişesini gidermek için elinizdeki denkleme bakmanız yeter. düğünde gelecek takıların büyük bir kısmının masraflara gideceğini biliyorsunuz. atıyorum ümraniye'nin kimsenin gitmediği bir sokağındaki en boktan düğün salonuna bir geceliğine vereceğin para en az 10 bin. on bin. 10.000. ki bu zaten havasız kalıp sonunda ölmezseniz şanslı sayılacağınız bir salonun gündüz fiyatı falan aslında. deli mi Mİkti lan sizi? git gönlüne göre balayı yap o parayla, bilmem kimin dayısının dünürünün koca götlü yürüyen hamurişi teyzesi halay çeksin diye verilir mi lan o para? ki sadece salon. şimdi bazıları diyecek ki "amaaan zaten babası ödeyecek." aklına saygı duyduğum bir arkadaşım, kendi cebinden tek kuruş çıkmayacak ve tüm masrafları babası karşılayacak olmasına rağmen, ne yaptı etti adamı ikna etti. bu parayı bize ver biz 1 ay seyahat edelim dedi. canını yediğimin.  bunun yerine, nikaha davet edin gelen gelsin "mutlu gününüzde" yanınızda olsun. masrafsız olsun. biraz takı da gelir. diğer kalabalıkten gelecek takı zaten harcanıyor masraflarda. huzurunuzu bozmayın ne gerek var? şimdi yine bazıları diyecek ki, olmaz kardeşim, ele güne düğünü bile yapılmadı dedirtmem, benim neyim eksik? sen beter ol kuzum sana haktır.

elit bir mekanda düğün yapıp "a be kaynana naptın bize" çalmak. hayır mantık da yok. napmış kaynana evleniyorsunuz işte. bir de bunun " al kızını koy çuvala, salla salla vur duvara" versiyonu var. bunda oynayan insanları gördükçe ağlayasım geliyor.

gelinle damadın salona teşrifi ve açılış dansı yapmaları şebekliği.

sırf gösteriş olacak diye bir düğün organizasyonuna 40 bin lira gömüp önümüzdeki 5 sene, borç ödemek için açlıktan nefesinin kokmasından daha büyük bir mantık hatası olamaz.

düğünün kendisi mantık hatasıdır. 21.yy da kimseye bu insanlar evlendiklerini ,birlikte yaşadıklarını ispatlamak zorunda değildirler. iki insan evlenecek gerdeğe girecek diye dünyanın masrafı yapılır, borca girilir, hediyeler yapılır... hele ben bi kız babasının buna nası razı olduğunu hiç anlayamamışımdır. bi baba tabi ki kızının turşusunu kurmamalı da bi adam kızını becersin diye de göbek atmasın bi zahmet.

sevenleri sevdiğine vermediler diye şarkı çalarken hoplaya zıplaya oynanmasıdır

arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah diyerek göbek atılması.

evlenme umudu tükenmiş her hafta pazartesi o siyah elbiseye girmek için diyete başlamış ve kemalpaşa tatlısıyla kendini şımartmış, netice olarak son atımlık kurşunuyla o düğüne gelmiş eltinin kız kardeşi aynur göbek atsın diye, küçük bi serveti bi salon dolusu tekrar görmeyeceğin insan için gömmek.. hem de 2-3 saat için.. 

1300 tl maaşla çalışan adamların sırf adet yerini bulsun diye dünya kadar borca girip düğün yapmaları...

küçücük kız çocuklarına gelinlik giydirip, makyaj yapan ve memleketin yüzde sekseni sapık olan insanların arasına atabilecek kadar düşük seviyede ebeveynler.

gelin'in kardeşinin, durmadan pistin ortasında kırmızı tuborg gibi dolaşması.

a'dan z'ye herkesin damat ve gelini yolma şenlikleridir.  "hamama giren terler" kafasıyla herkes her fırsatta para ister. kuaför iki fön çeker hemen on katı para. kapıyı tutarlar para. arabayı tutarlar para. sokakta davulcu gelir kafana kafana vurur tokmağı para. zurnacı eksik kalır mı ona da para. salona girersin pastacı gelir bıçak kesmez ee para. fotoğrafçı videocu önceden işi bağlamıştır salonda gık demezler ama bahşişe de hayır demezler. servis eksiktir garsonlar gelir gider abi para. otoparkçısı gelir çiçekçisi gelir nerdeyse bütün çalışanlar ufaktan dürterler para para para para. mantık bunun neresinde.

dugunlerin hala var olabiliyor olmasi mantik hatasidir insanlarin baska insanlara kendi caplarinda gosteris yapmak icin kullandiklari geleneksel bir yontemdir ''hey iste size eglence ama giris en az bir ceyrek altin !''. düğünler tuzaktır orda olmak istemeyen insanlar sirf ayip olmasin ya da annesi bizim dugune gelmisti gibi sacma sapan bahanelerle genelde berbat muziklerin aşırı yuksek sesle calindigi insana var olus nedenini sorgulatan sexi legallestirmek icin uydurulan seremonilerdir. oh oh düğünler genelde tamamen ve yalnizca gelinlere aittir yani yalnizca onlar icin onemliymis gibi hayatimda bir kez evlenecegim (ki kesinlikle emin olmak imkansiz) bahanesiyle her sey gelinlerin istedigi gibi olmak zorundadir ve gelinler cidden sadeligin guzelligini henuz kesfedemediler cidden her sey pırıltılı olmamali abartili makyaj ov ov berbaat cem yilmazin bahsettigi gelinin kiz kardesi de olmamali ya da alkol olmayan bir dugunde masa altindan gizliden gizliye sarhos olup ortaligi dagitan kayinbiraderler de olmamali. ayrica anneler babalar kiziniz ya da oglunuz o gece sevisecek diye o kadar heycanlanmaniza gerek yok buyuk ihtimalle (istisnalar olmaz demiyorum) ilk kez sevismeyecekler ve kizin beline bagladiginiz o kirmizi kusak hani bekareti simgeleyen anlamsiz ve cok cirkin. ah ah kucuk gelinlikler nefret ediyorum asiri sevimsizler dünyanın en sirin cocuguna da giydirilseler gunu mahvedecek kadar cirkinler asla asla cocuklariniza onlardan giydirmeyin aslaaa. sesi asiri kotu olan ama dugunlerde ''muzisyenlik'' yapan adamlar ciddiyim berbatlar ve hala para kazanabiliyorlar eskiden olsa asilmalarini isterdim zihinsel özürlü gibi davranarak ve ayrica herkese ne zaman ne yapacaklarini soyleyerek islerine geldigi sekilde davraniyorlar o adamlar senin parani oduyor dostum oylece ''cocuklarinizi pistten alin''dememelisin ya da ''gelinin arkadaslari dans edecekler '' yani ve millet bunlar ne derse yapiyor igrencler sozleri geciyor ve para kazaniyorlar dugunden en kazancli cikan insanlar bunlar inanilmaz bir mantik hatasi daha neyse guzel dugunler de yok degil ama ben genelde bu tur dugunlere zorla suruklendim ve hic eglenmedim asla onlarin mutluluklarini paylasmadim bu baslik sanki yillardir bekliyormusum gibi atladigim bir baslik devamini okuduysaniz tesekkur ederim

gelin başı diye birşey var mesela. geçen sene arkadaşın eşi yaptırmış 1400 tl'ye. full paket hemi de. öğrendiğim akşamı, içim kıpır kıpır, dayanamıyorum eve gidince ilk iş düğün fotoğrafına baktım. kızın saçında bi tane topuz var kocaman. o topuz ile 1400 tl arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum hala

- bayanların düğün gününü hayatlarının en önemli günü sanması ve bu günü hayal edip yıllarca buna hazırlanmaları 
- herkesin damadı yolunacak tavuk olarak görmesi. (bkz: bıçak kesmiyo). 
- bütçesi düşük ailelerin bile yıllarca yaptıkları birikimleri bir merasim için harcamaları.
- ailenin herkesi memnun etmeye çalısması ama yine de insanların dedikodusuna ve memnuniyetsizliğine maruz kalmaları.
- kimin ne taktığının dedikodusunun en alakasız kişiler tarafından dahi yapılması. 
- sabahtan beri oradan oraya koşturan gelin ve damadın akşam düğün zamanı deli gibi oynamak zorunda olması, bunu yaparken hep gülümsemek ve fotoğraflara da poz vermek zorunda olması. 
- düğün öncesi gayrimeşru olmasına rağmen, baştan aşağıya bir gariplik silsilesi olan düğün merasiminden sonra kız ve erkeğin sevişmesinin toplumsal olarak meşru kabul edilmesi.

önce zengin damat bulup sonra damadın bütün parasını düğün dernek için harcatıp, finalde adamı borçlu çıkaran gelin ve gelinin annesi olabilecek en büyük mantık hatasıdır.

gece düğün bittiğinde kız tarafının kızlarını düğün yerinde yeni ailesiyle bırakıp düğünü müsafirlermiş gibi terk etmeleri. ve ağlayarak. epey saçma.

muhafazakar geçinen ailelerin çocuklarının düğününde, gelin ve damatın gezip tozma görüntülerinin yayınlanması. geçen gün bi düğüne gittim salon dolunca sinevizyonunda şöyle bi geçmişe gittik. öpmeler, sarılmalar, arabayla giderken çekilmiş videolar, aklınıza gelecek her yerde çekmişler. 15 dakika filan bunları izledik. sanırım sadece yiyişmeleri kesmişler. bence bu çok büyük bi mantık hatası. kızın babası iyi ki kalp krizi filan geçirmedi.  hayır biz sizin nerde ne bok yediğinizi çok mu merak ediyoruz geri zekalılar.

gelinin en güzel olması beklenen günde onca saç, makyaj vesaire masrafına rağmen normalde olduğundan daha çirkin hale gelmesi. ayrıca bizim ülkemizde düğün; gelin&damat bu anlamlı günlerinde mutlu olsun, eğlensin, onlara hoş bir anı kalsın diye değil, el alem, eş, dost akraba görsün ve altın taksın diye yapılır. sonra da o takılan altınlar yine düğün masraflarına gider. 

en büyük mantık hatası gelinliktir hiç şüphesiz. bir daha ömür boyu giyilmeyecek olan bir bez parçasına dünyanın parası veriliyor. 

sırf bu masrafları karşılayamayacak veya karşılamayı kendıne, ınandıgı seylere yedıremıcek olduğundan dolayı evlenmeyen; evlenmeyı gec bu stres yüzünden gunun bırınde karsısındakını kırmaktan ve onun tarafından kırılmaktan korkutugundan duzenlı ılıskı yasamaktan ımtına eden ınsanlar var. kapıtalızmınızın de, aaa adettendırınızın de, gosterısınızın de buzzugunu buzeyım sızın...  not: ben evleniyorum dıye aılem nıye 30 bın lıra masrafa gırsın amk.

bu mantıksızlık tamamen ailelerin tanışmasından itibaren başlıyor. öncelikle adet adı altında bohça hazırlıyorsun.senelerce annelerin el emeği ördüğü lifler,yazmalar, patikler sergilenecek sanırken birden olay götünüzde patlayıp duş jeli,tırnak makası ve daha nicesini almaya kadar gidiyor.olsun be zaten lazım bir daha bir daha uğraşmayız derken söz,nişan çıkageliyor.iyi diyorsun gönlünüz olsun lanet olasılar.ama yok nişanlık al ama böyle gelinlik cüssesinde olsun.yok ya ben sade bi nişanlık alırım diyosun aa olur mu karşı komşunun *r*spu kızı bilmem nereden almış. tamam deyip bir düğün masrafı da nişana yapıyorsun. amaç tamamen çocuklar mutlu olsun. ömründe belki bir daha görmeyeceğin akrabaların mutluluğuna şahit olsun.daha doğrusu adet adı altında nasıl becerildiğini görüp rahat etsin.zaten en önemlisi bu değil mi senin takını,saçını,nişanlığını görecek gıpta edecek tüm bunlar onlar mutlu olsun diye. ulan hadi yiyoruz bi bok istediğim olsun deme şansın yok.illa en gösterişli en pahalısı olacak sen damatla veya gelinle kavga edeceksin bir günlük bir şey abartma istersen diye ama bunlar kimsenin umurunda olmayacak. 
sonra tam bu kakafoni bitti derken düğün günü gelecek.(bu arada ,nişandan önce tanışma,isteme,söz faslıdan bahsetmiyorum ki daha fazla midemiz bulanmasın.)evet tüm her şey bitti düğünüm bari istediğim gibi olsun şööyle güzel bir kır düğünü en fazla 200 kişilik aile arasında bir eğlence düzenleriz diye aklının köşesinden geçirirken,bir süper kahraman çıkar ve bunca zaman takılan takıların geri alınması için büyük bir organizasyon yapılmalı genede siz bilirsiniz der ve ortadan kaybolur.anne telaş içinde daha da misafir daha da insan davet etmeliyiz diye diretir.tutulmak istenen düğün salonu beğenilmez.uzaksa otobüs kaldırılmalı diyerek sitem edilir.damat veya gelin birbirlerinin başının etini yer.artık bağlar iyice gerilmiştir.ama kimsenin umurunda değildir.önemli olan çiftlerin huzurlu olmaları değil telaşeyi en mükemmel ve gösterişli şekilde atlatabilmeleridir. bu arada ilerleyen her dakika mantık çerçevesi dışındadır.yapılan tek iyi ve işe yarar şey ev düzmektir.onun haricinde 4 saatlik bir organizasyon için kilolarca ağırlıkta bir gelinlik,kocaman bir baş ve yüzlerce tel toka skandalı için tomarla para harcarsın.sadece bu olsa iyi 3 tane bayat kuru pasta,maket yaş pasta ve kıçı kırık bir salon için küçük bir servet bırakırsın.bitti gibi gelir ama bitmez.tel kopar para alırlar,bıçak kesmez para alırlar,gelin çiçeğini kaçırırlar para alırlar alırlar alırlar .en önemlisi o komşunun kızı hiç bir yerde yakanızı bırakmaz onun gittiği balayı oteli en iyisidir sizinde olmalıdır.o pahalı bir davetiye bastırmıştır,kınada 1 değil 5 elbise giymiştir,nikaha giderken araba süsletmiştir,manikürünü 100 liraya yaptırmıştır ama tüm bunlara rağmen damat güler yüzlüdür.o damadında allah belasını versindir bu arada.yani işin özeti düğün aşaması ,öncesi ve sonrası başlı başına mantıksızlıklar silsilesi.amaç,bir çiftin evlendiğini resmi olarak bilmek ama sonuç,kavgalı ve borçlu bir çift.

sırf, hiç yüzünü dahi görmediğiniz yengenin abisinin hanımı* "gelin de çiroz gibiymiş, oğlan neresini beğenmiş?" diyerek kuru pasta, limonata eşliğinde sizi çekiştirmesi için ortaya saçılan mil yar lar!!! ve yapılan tüm masrafın altında "elalem ne der" çekincesinin yatması.
bize ne ulan! hamiyet abla memnun olsun diye onca kazığın üstüne mi oturacağım?
ayrıca ekoseli sofra bezinin üzerinde annenin çeyizinden kalma yemek tabaklarında kuru fasulye pilav yiyen insanlarız biz. sırf "düğün" gerekçesiyle saçma sapan düğün salonunda, kuzenler göbek atacak diye onca parayı iç edip adına niye "gelenek" diyoruz? 
ayrıca teyzegilin kayınlarının ne işi var benim mutlu günümde?


ne kadar kalabalık olunursa o kadar güzel ve şaşaalı düğün olur algısı bu sktiğimin algısı yüzünden salonlar mülteci kampı gibi dolup taşıyor bilmem kaç yüz kişilik pasta servis malzemesi , davetiye ve adın sayamadığım bir dünya gereksiz masraf.

takıdan gelecek x lira için x lira para ödeyip yorgunluk ve rezillik satın almak.

bi akrabam var. çok hasta, çalışamıyor. hanımı zaten çalışmıyor. evde 3 genç var, 3'ü de çalışıp hem eve bakıyorlar, hem kendi ihtiyaçlarını karşılıyorlar. 
bu 3 çocuktan büyüğü, çok aşık oldu. evlenmek istiyor ama bi büfede çalışıyor ve sırf evlenme olayına yetişmek için bir sürü işe girdi çıktı. kimisi hakkını vermiyor, kimisi aşağılıyor derken şimdi yine bir işte ve kazandığı para ayda 1800 lira. 
aşık olduğu kadın kır düğünü istiyor. koltuk alacak paraları yok ve bu adam gerçekten bunalıma girdi. kadının ailesi "biz yapalım bari bi şeyler" diyor, adamın annesi "kendini mi ezdireceksin, bir daha seni tanımam, yüzüne bakmam" diyor. elde avuçta yok ve kadın kır düğünü istiyor.
belki hevesli bekarlar okur diye yazıyorum, bunu yapmayın ya. düğün yapanlara sorun, çoğunluğunun cevabı "ne olduğunu hiç hatırlamıyorum, videolara bakıp anlıyorum". bir uğultu şeklinde geçecek ve hatta geçmeyecek, imkansız bir düğün için, size aşık insanı kırmaya değmez. 
beş parasız, büfede çalışan bir insandan kır düğünü istemek, onu bilerek tüketmek demek. filmlere kapılmak, bugünü ıskalamak demek. iki genç maaşlarıyla bi ufak eve geçip, zamanla bi şeyler almak varken bu aşırı manyakça işlere kalkışmanın manasını hiç anlamıyorum. biz evlendiğimizde de hiç paramız yoktu ve nikahı kıyıp eve döndük, kiralık gelinliği teslim ettik. ne oluyor dolapta o gelinlik durunca ya da yüksek seste bin kişiyi öpünce, mantık ne acaba?
evleneceğin insan, hayallerini üzerinde gerçekleştireceğin insan değildir, birlikte yeni hayaller kuracağın ve kustuğu zaman üstünü değişip nane limon kaynatacağın insandır. yapmayın bunu ya. 
adama diyemiyorum, keşke "bırak onu, seni sevmiyor" diyebilsem ve rahatlasam ama ne haddime? yavaş yavaş çöküşünü izliyorum. yazık.

görmemişlikten kaynaklanan mantık hatalarıdır. hayallerini gerçekleştirmek için sponsor arayan hanım kızlarımız ve onların görgüsüz ebeveynleri, üç-beş saatlik bir merasim için onbinlerce liralık bir harcamanın altına girdirirler damadı. sebebi ise basittir, "bizim kızımız en iyilerine layık". "çünkü prenses o. filmlerde gördüğümüz kadarıyla prensesler böyle bir hayat sürüyor. aile olarak biz veremedik, damat olarak bunları senin yapman gerekiyor. böyle yaparsan mutlu olacak çünkü bizim kızımız ve s.kik arkadaşlarına bu günü anlata anlata bitiremeyecek." anlatılmak istenen bu tam olarak. 

düğün videosu: herkesin düğün videosu vardır ama hiçbiri izlenmez. saatlerce oyun havası izlemek kimsenin sabrettiği bir şey değil fakat o video çekilir. halbuki maldivlere balayına gitsen facete bi sürü like alırsın.

inanılmaz gelinlik masrafları: sadece 3-4 saat giyeceği gelinliğe 5.000 tl verip antalya'ya balayına gideceğine gelinliği kirala 1.000 tl ye, aradaki farkla 5 gün antalya yerine paris'te balayı yap. 

gelinle damadin memleketi farkli diye 2 yerde 2 ayri dugun yapmak

arkadasimin (erkek) kufur ede ede surdurdugu her gun gelip harap bitap dusmus halini seyrettigim hadisedir dugun ve dugun hazirligi... eleman kiza, kizin ailesine vs sove sove evleniyor... boyle baslayan evlilik boyle gider amk

nikah şahitlerinin nüfuzlu ve/veya ünlü kişilerden seçilmesi.

-uyuz tanıdıklar ve akrabalar görsün diye dünya kadar borcun altına girmek, 
-anlamsız gelin evi tripleri , ben kızıma telli duvaklı düğün yapmadan ölmem,
-anlamsız gelin tripleri, ben başkasının gelinliğini giymem diyip sıfır kilometre gelinlik alıp aylarca borcunu ödemek,
-düğün evi alışverişlerinde kaynanaların iktidar savaşları,
-konvoy yapıp dat-dut kornaya basmak,

birbiriyle daha düğün konusunda anlaşamayan insanların birbiriyle bir ömür geçirebileceğini sanmasıdır bence. bu eziyete "her gün bedava" mantığıyla katlanan ezik de çok değil 6 ay sonra anca rüyasında görmeye başlar.

kızının öpüşmesi, sevişmesi, erkek arkadaşlarının olmasını yadırgayan yasaklayan muhafazakar aile yapısının kızı gerdeğe girecek diye hunharca sevinmesi ve göbek atması.

şahsen türk toplumunun normlarına gitgide aykırılaşan biriyim ve "yok olan gelenek-görenekler" arasında bu düğün, bilmem ne töreni, "x'e gelin gitme" gibi kalıplaşmış kavramlarla anlatılan eylemler, ıvır zıvırlar olsa zerre kadar çükümde olmaz.

artık toplumumuzda "adet" adı altında, "gelenek - görenek" adı altına yapılan şu saçmalıkların son bulmasını diliyorum.

farklı düşünen, kendini bilen, mutluluğun düğün merasiminin şaşaası ve gösterişiyle değil de, kişilerin birbirlerini anlamaları ve sevmeleriyle alakalı olduğunun bilincinde olan insanlar yakalıyor asıl mutluluğu.




Share:

0 yorum:

Yorum Gönder