Her Çocuğun Mutlaka Okuması Gereken 10 Çocuk Kitabı

Çocukluk, insan yaşamında derin izler bırakan bir dönemdir. Bembeyaz bir sayfa olarak başlayan insan yaşamı, çocuklukta algılamaya başladığı dünya ve rol model olarak aldığı ebeveynleri, öğretmenleri ile şekillenmeye başlar. Hatta Freud amca, karakterin çocukluktan daha önce oluşmaya başladığını belirtir. Ebeveynler ve yakın çevresi dışında çocukların ileriki hayatını etkileyen bir diğer önemli unsur da kuşkusuz okuduğu kitaplardır. Görüp duyduğumuz şeylerin bilinçaltına depolandığını bildiğimize göre ilerleyen hayatımızda karşımıza çıkacağını da söylemek yanlış olmaz. Çevresine, doğaya, cinsiyetçiliğe duyarlı bir toplumun oluşması için de çocukluktan itibaren bu duyarlılığı geliştirmek çok önemli. Buradan hareketle başka bir uyarı da çocuklara alınan oyuncaklarla ilgili olacak. Elbet oyuncaklar da çocukların gelişiminde önemli bir yere sahip ancak savaş araçları, oyuncak silahlar vb. yerine çocuklara sevgiyi aşılayacak oyuncaklara yönelmek daha yerinde olacak ve diğer çabalara ket vurmayacaktır. Davranışlarımızdan tutunda aldığınız oyuncağa, elbiseye, hediyeye kadar her şeye, ileride nasıl bir toplum istediğimizi gözeterek karar vermeliyiz. Ancak sevgi ekersek sevgi biçebiliriz. Ağaç yaşken eğilir diye bir atasözü var. Yanlış olduğunu kim iddia edebilir? Ya da Bir Şeftali, Bin Şeftali’yi okuyan hangi çocuk doğaya zarar verebilir? Martı Jonathan’ı, Küçük Kara Balık’ı okuyan hangi çocuk çizilmiş sınırlara boyun eğer?
Listede yer alan kitapları çocuklara almadan önce mümkünse ilk siz okuyun, önemini daha iyi kavrayacağınızdan eminim…

1. Küçük Prens

Belki de tüm zamanların en iyi çocuk kitabı demek yanlış olmaz. Her yaştan okur kitlesine sahip olan bu ince kitap, hayatınızı bir daha sorgulamanıza bir fırsat…
Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens Sahra Çölü’nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz. Küçük Prens’in de dediği gibi “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.”

2. Şeker Portakalı

Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelosun başyapıtı Şeker Portakalıgünün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsüdür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelosun çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zezenin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” söyler.

3. Martı Jonathan Livingston

ABD‘li yazar Richard Bach tarafından yazılmış, bir martının hayatını ve bize kendi sınırlarımızı aşabileceğimizi söyleyen, ders vermek amacıyla yazılmış masal türünde bir kitaptır. Bu kitapta Jonathan‘ın hayatı, uçuş denemeleri vb. olaylar anlatılıyor. Bütün martıların amacı uçmak değil yemek bulmaktır; ama Jonathan‘ın amacı uçmak ve yeni şeyler öğrenmektir. Bu nedenle martılar tarafından dışlanmıştır. 2. bölümde Jonathan iki martıyla beraber cennet sandığı yere gider. Orada Sullivan ile tanışır. Beraber uçuş çalışmaları yaparlar. Sullivan dostluğa çok önem verir. Jonathan’ın kardeşi olur. Daha sonra Chiang adlı yaşlı bir bilge martıyla tanışır. Oranın cennet olmadığını cennetin bir mekan ya da zaman dilimi olmadığını ve ancak cennete mükemmelikle ulaşabileceğini öğrenir. Chiang’ten hız dersleri alır. Chiang bir gün parlaklaşarak yok olur. 3. bölümde Jonathan’ın öğrencileri olur. Daha sonra beraber dışlandığı sürüye giderler. Birçok dinleyicileri olur.

4. Mutluluk ve Mutsuzluk

Canımız acıdığında bunu fark ederiz; canımız acımadığında ise, fark edecek hiçbir şey yoktur! Mutluluk ve mutsuzluk için de, çoğu zaman aynı şey geçerlidir.
Brigitte Labbé’nin Paris Sorbone Üniversitesi felsefe profesörlerinden Michel Puech danışmanlığında kaleme aldığı dizi, yaşamı ve dünyanın işleyişini anlamaya çalışan çocuklara yardımcı olacak temel sorularla kurgulanıyor. Mutsuz olmak kolaydır. Sahip olamadığımız, yapamadığımız şeyleri; geçmişte olmuş, hatta gelecekte olabilecek üzücü şeyleri düşünmek yeter. Üstelik mutsuzluk, mutluluktan daha ilginçtir ve kendimizi acındırıp dikkatleri üstümüze çekmeye yarar. Öyleyse ömrümüzü, sızlanmakla, yeri göğü suçlamakla mı geçirmeli? Mutluluğu nasıl bulmalı? Peki, herkes için tek bir mutluluk mu vardır?

5. İyi ve Kötü

İyi, her zaman en çok hoşumuza giden şey değildir. Bir şey zevk veriyorsa o şeyin iyi, acı veriyorsa da kötü olduğunu sanabiliriz. Ama bu doğru değildir.
Brigitte Labbé yazdığı çocuk kitapları dizisinden başka bir kitap. İyi nedir? Kötü nedir? Kötü bir şeyi, kötü olduğunu bal gibi bilsek de yapabilir miyiz? Ya da biri için iyi olan, diğer herkes için iyi midir? Peki, kafede bulduğumuz bir parayı cebimize atmak mı iyidir; kafenin sahibine vermek mi, yoksa ortaya çıkıp, “Kim para kaybetti?” diye bağırmak mı?

6. Küçük Kara Balık

Denizin en derin sularında yaşayan yaşlı bir balığın, 12.000 çocuğu ve torununa anlattığı öyküde, bir ırmakta yaşayan Küçük Kara Balık’ın, çevresindeki bütün baskılara, tutucu düşünce yapısına karşı, denize, özgürlüğe ulaşma çabası, karşılaştığı zorluklara karşı direnerek yaşamı pahasına amacına ulaşmasını ve geride kalıp onu engellemeye çalışan bütün balıklara yol gösterici olması anlatılmaktadır.
Kitapları dünyanın birçok diline çevrilen, İran şahlık rejiminin muhalif yazarı Samed Behrengi’nin en ünlü iki kitabından biri olan Küçük Kara Balık, 12 Eylül Darbesi sürecinde Türkiye’de yasaklandığı gibi, halen İran’da da yasaklı kitaplar listesinde bulunmaktadır.

7. Zaman Çok ve Zaman Yok

Yazar Brigitte Labbé, yaşamlarımızdaki çok temel ve somut bir konuyu, zamanı ele alırken, onu algılayışımız üzerine de düşündürüyor. Zaman yitirmek ne demektir, tek çözümü “acele etmek” midir; boş zaman ille de “ölü zaman” mıdır? Neden “vakit, nakittir” deriz; zamana özen göstermek nasıl olabilir gibi birçok soruyu, günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız örnek olaylar, durumlar ve diyaloglarla öyküleştiriyor.

8. Bir Şeftali Bin Şeftali

Bir Şeftali Bin Şeftali isimli yarı masalımsı çocuk hikâyesinde Samed Behrengi yeri gelir bir şeftalinin ağzından yeri gelir şeftali ağacının ağzından bir ilişkiler silsilesini anlatıyor.
Bir ağacı yaşatmanın hikâyesidir aslında Behrengi’nin burada anlattığı. Meyve verecek olan filizlerin hikâyesidir. Doğa-insan ilişkisinin yanı sıra aynı zamanda dostluğun, sevginin de hikâyesidir.

9. Ben ve Başkaları

Brigitte Labbé’nin “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisinin on altıncı kitabı Ben ve Başkaları’nda da felsefeyi çocuklara aktarmaya devam ediyor. İnsan, bir bedenden ibaret değildir. İnsan aynı zamanda düşüncelerden, duygulardan oluşur; insanın bir kişiliği, zekâsı, söyleyecek sözü vardır. Bir bebeğin bedeni, insan olmayı öğrenmeye hazırdır. İnsan doğmayız, insan oluruz; başkalarıyla birlikte, başkaları sayesinde.
İnsan, dünyaya geldiği anda, bir ülkenin, bir bölgenin, bir şehrin, bir mahallenin, bir sokağın, bir apartmanın, bir ailenin… yani “biz”in bir parçasıdır. Bir insan doğduğunda, başkaları çoktan oradadır: Hiç kimse boşluğun ortasına balıklama atlamaz. Her zaman bir kültürün içine, başkalarının arasına doğarız ve başkalarıyla birlikte, başkaları sayesinde insan oluruz…

10. Ulduz ve Kargalar

Samed Behrengi’nin yine oldukça özgün başka bir eseri; çocuklara hem çevrelerindeki batıl inançları ve cahil anlayışları sorgulatıyor hem de iyi yürekli olmanın, şefkatin ve paylaşmanın güzelliğini vurguluyor.
Ulduz, üvey annesi ve babasıyla yaşayan ve yalnızlık çeken küçük bir kızdır. Günlerden bir gün oturdukları evin bahçesine gelen anne karga ile tanışıp arkadaş olur. Fakat kötü kalpli üvey annesi balıkları yedikleri gerekçesiyle kargalardan hiç hoşlanmamakta hatta onlardan nefret etmektedir. Üvey annesinin anne kargayı öldürmesi Ulduz’u derinden yaralamıştır. Fakat Ulduz’un ve yakın arkadaşı Yaşar’ın kargalar ile arkadaşlıkları bitmez aksine gün geçtikçe pekişir.
Yaşadığı hayatı hiç sevmeyen Ulduz üvey annesinin yaptıklarından bıkmıştır. Günleri korku ve mutsuzlukla geçmektedir. Ulduz ve Yaşar, sevimli dostları kargalarla hem çevrelerindeki kötü kalpli insanlara ders vermek hem de daha mutlu olacakları güzel bir dünyanın kapılarını açmak için bir plan yaparlar.

Kaynak: http://www.presshaber.com/her-cocugun-mutlaka-okumasi-gereken-10-cocuk-kitabi-26405.html
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder