Günümüzde ne çok insan var sorgulamadan her gördüğüne, duyduğuna inanan... Sosyal paylaşım siteleri sağolsunlar, kimi zaman pek çok şeyi daha rahat görmemize yardımcı oluyorlar. Eskiden sorgulamadan inanma durumlarına insanların dedikodu yaptığı zamanlarda şahit ya da kulak misafiri olurduk. Şimdi sosyal paylaşım sitelerinde gözümüzün önüne seriliyorlar artık.
En eğitimli bildiğiniz insanların paylaştıklarını görüyor ve şaşırıyorsunuz, size de olmuştur mutlaka. Mesela eğitimci dediğin araştırmaya ve öğrenmeye daima açık, her gördüğüne sorgulamadan inanmayan insandır. Eğitebilmesi için eğitilmişliğinin yüksek olması gerekir. Öğretmenler de kullanıyor bu siteleri ve gördüğüm kadarıyla ne yazık ki bizi eğiten öğretmenlerle şimdiki bir kısım öğretmen arasında çok büyük fark var. (Araştıran, sorgulayan, öğrenmeye ve bilgiye açık, her gördüğüne inanmayanları tabi ki tenzih ediyorum, lütfen gereksiz üzerine alınmalar olmasın.)
Eskiden öğretmenler okurdu, her türlü bilgiye açıktı ve sorgulardı. Ellerinde kısıtlı imkanlar vardı, internet gibi bir nimet yoktu. Hazırcı değillerdi bu yüzden de ve bilgiye ulaşmak için çaba sarfetmeye üşenmezlerdi. Şimdi bakıyorum da bazı eğitmenlerin elinde kitap yerine akıllı telefon var, sanal bir dünyada yaşıyorlar. Bilgiye ulaşmak eskiye göre çok daha kolay ama bazılarında ulaşmak için herhangi bir istek yok. Her kesimden insan gibi bir kısım eğitimci de kafalarını kuma gömen devekuşları gibi telefon ekranındaki internet dünyalarına gömülmüşler.
Mesela Kenan Işık, Cem Yılmaz, Kıvanç Tatlıtuğ öldü haberi sık sık asparagas olarak paylaşılıyor bu sitelerde. Bakıyorum bazı öğretmenler de paylaşmış ve şaşırıyorum. Böyle bir haber gördüğünde benim bildiğim açarsın Google sayfasını, haberler sekmesine gidersin ve öldü denilen kişinin adını yazıp aratırsın. En son haberler dakikası dakikasına çıkar karşına ve sen de o kişi ölmüş mü ölmemiş mi doğrusunu öğrenirsin, bu kadar basittir. Fakat bizim bir kısım eğitimcimiz bunu yapmayı ya düşünemiyor ya da bunu yapmaya üşeniyorlar. Görüyor ve hiç sorgulama gereği bile duymadan inanıp paylaşıyorlar. Çocuklarınız bu sorgulama yeteneğinden uzak, üşengeç, en basit bilgiyi bile edinebilmek için araştırma yapmaya üşenen, her gördüğüne sorgusuz sualsiz acabasız inananlara mı emanet?
Çocuk yetiştiren ailelerde de durum çok farklı değil. Sorgulama gereği duymuyor, araştırma nasıl yapılır en ufak bir bilgisi bile yok bazılarının, bir şeyi görüyor, inanıyor ve paylaşarak etrafına yayıyor. Doktor, avukat diyorsun ama yine durum aynı. Kısacası diplomalı ya da diplomasız farketmiyor, bir yerde bir eksiklik varsa bu durumlar mutlaka yaşanıyor.
Bu verdiğim örnek sadece çok küçük ve basit bir örnek, daha nicelerini de sıralayabilirim. Kulağına kulaklığı yapıştırmış bütün gün müzik dinleyen, gözlerini de internete dikip o sanal dünyada kaybolan bu bir kısım insanı kimler eğitti? Ve şimdi onlar yeni nesillere ne verebiliyor? Aileler ve eğitimciler... Bir önceki nesilde yetiştirilip bu duruma gelmiş bu kişiler bundan sonraki nesillere ne kazandırıyor?
Atatürk demiş ki; ''Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır!'' Yeni nesile bakınca sorgulamadan her gördüğüne inanan, kafası telefon ya da tablet ekranına gömülü sanal bir dünyada yaşayan, kitap okumayan, arkadaşlarıyla birebir vakit geçirmeyen, bilgi edinmeye kapalı insanlar görmeye başladık. Nereye gidiyor bu sorgulamadan inanmanın sonu peki? Gelecek her nesil bir öncekinden beter durumda, nedir bunun son noktası?...
Sanal ortamda her türlü sahtelik var, lütfen bunun bilincinde olun ve her gördüğünüze inanmayın. Yalan haberlerin virüs gibi yayılmasına sebep olmayın. Doğrunun peşinde olun, bir şey gördüğünüzde acaba deyin, sorgulayın, araştırın ve doğrusunu öğrenin, ondan sonra o bilginin dağılmasına yardımcı olun. Aksi durumda etrafımız bilgi kirliliğiyle doluyor ve bilgi çöplüğüne dönüşüyor. Yeni nesillere bu şekilde değil, elinizdeki kitapla, sahip olduğunuz ve ölene kadar da sahip olmak için emek sarfedeceğiniz bilgi açlığıyla örnek olun lütfen. Sorgulamadan inanmak aptallıktır çünkü. Ne kendinize ne de gelecek nesillere bunu yapmayın...
En eğitimli bildiğiniz insanların paylaştıklarını görüyor ve şaşırıyorsunuz, size de olmuştur mutlaka. Mesela eğitimci dediğin araştırmaya ve öğrenmeye daima açık, her gördüğüne sorgulamadan inanmayan insandır. Eğitebilmesi için eğitilmişliğinin yüksek olması gerekir. Öğretmenler de kullanıyor bu siteleri ve gördüğüm kadarıyla ne yazık ki bizi eğiten öğretmenlerle şimdiki bir kısım öğretmen arasında çok büyük fark var. (Araştıran, sorgulayan, öğrenmeye ve bilgiye açık, her gördüğüne inanmayanları tabi ki tenzih ediyorum, lütfen gereksiz üzerine alınmalar olmasın.)
Eskiden öğretmenler okurdu, her türlü bilgiye açıktı ve sorgulardı. Ellerinde kısıtlı imkanlar vardı, internet gibi bir nimet yoktu. Hazırcı değillerdi bu yüzden de ve bilgiye ulaşmak için çaba sarfetmeye üşenmezlerdi. Şimdi bakıyorum da bazı eğitmenlerin elinde kitap yerine akıllı telefon var, sanal bir dünyada yaşıyorlar. Bilgiye ulaşmak eskiye göre çok daha kolay ama bazılarında ulaşmak için herhangi bir istek yok. Her kesimden insan gibi bir kısım eğitimci de kafalarını kuma gömen devekuşları gibi telefon ekranındaki internet dünyalarına gömülmüşler.
Mesela Kenan Işık, Cem Yılmaz, Kıvanç Tatlıtuğ öldü haberi sık sık asparagas olarak paylaşılıyor bu sitelerde. Bakıyorum bazı öğretmenler de paylaşmış ve şaşırıyorum. Böyle bir haber gördüğünde benim bildiğim açarsın Google sayfasını, haberler sekmesine gidersin ve öldü denilen kişinin adını yazıp aratırsın. En son haberler dakikası dakikasına çıkar karşına ve sen de o kişi ölmüş mü ölmemiş mi doğrusunu öğrenirsin, bu kadar basittir. Fakat bizim bir kısım eğitimcimiz bunu yapmayı ya düşünemiyor ya da bunu yapmaya üşeniyorlar. Görüyor ve hiç sorgulama gereği bile duymadan inanıp paylaşıyorlar. Çocuklarınız bu sorgulama yeteneğinden uzak, üşengeç, en basit bilgiyi bile edinebilmek için araştırma yapmaya üşenen, her gördüğüne sorgusuz sualsiz acabasız inananlara mı emanet?
Çocuk yetiştiren ailelerde de durum çok farklı değil. Sorgulama gereği duymuyor, araştırma nasıl yapılır en ufak bir bilgisi bile yok bazılarının, bir şeyi görüyor, inanıyor ve paylaşarak etrafına yayıyor. Doktor, avukat diyorsun ama yine durum aynı. Kısacası diplomalı ya da diplomasız farketmiyor, bir yerde bir eksiklik varsa bu durumlar mutlaka yaşanıyor.
Bu verdiğim örnek sadece çok küçük ve basit bir örnek, daha nicelerini de sıralayabilirim. Kulağına kulaklığı yapıştırmış bütün gün müzik dinleyen, gözlerini de internete dikip o sanal dünyada kaybolan bu bir kısım insanı kimler eğitti? Ve şimdi onlar yeni nesillere ne verebiliyor? Aileler ve eğitimciler... Bir önceki nesilde yetiştirilip bu duruma gelmiş bu kişiler bundan sonraki nesillere ne kazandırıyor?
Atatürk demiş ki; ''Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır!'' Yeni nesile bakınca sorgulamadan her gördüğüne inanan, kafası telefon ya da tablet ekranına gömülü sanal bir dünyada yaşayan, kitap okumayan, arkadaşlarıyla birebir vakit geçirmeyen, bilgi edinmeye kapalı insanlar görmeye başladık. Nereye gidiyor bu sorgulamadan inanmanın sonu peki? Gelecek her nesil bir öncekinden beter durumda, nedir bunun son noktası?...
Sanal ortamda her türlü sahtelik var, lütfen bunun bilincinde olun ve her gördüğünüze inanmayın. Yalan haberlerin virüs gibi yayılmasına sebep olmayın. Doğrunun peşinde olun, bir şey gördüğünüzde acaba deyin, sorgulayın, araştırın ve doğrusunu öğrenin, ondan sonra o bilginin dağılmasına yardımcı olun. Aksi durumda etrafımız bilgi kirliliğiyle doluyor ve bilgi çöplüğüne dönüşüyor. Yeni nesillere bu şekilde değil, elinizdeki kitapla, sahip olduğunuz ve ölene kadar da sahip olmak için emek sarfedeceğiniz bilgi açlığıyla örnek olun lütfen. Sorgulamadan inanmak aptallıktır çünkü. Ne kendinize ne de gelecek nesillere bunu yapmayın...
0 yorum:
Yorum Gönder